NARSİSTLERİN KİŞİLİĞİ NASILDIR?

Uz. Psk. Aliye KARAŞAHİN

Narsisizm modernleşmeyle birlikte toplumda daha fark edilen bir hale gelmiş ve görülme sıklığı artmıştır. Küreselleşen dünyada Facebook, Twitter, Youtube, Formspring, Foursquare ve kişisel bloglar ile insanların kendilerini teşhir etme hali, adeta kişiliklerini allayıp pullayıp vitrine çıkardıkları bir durum oluşturmaktadır. Mitolojiye göre çok güzel bir peri kızı olan Ekho’nun aşkına karşılık vermeyen  Narkissos tanrılar tarafından cezalandırılır, Narkissos su içmek için nehir kenarına gider. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. O daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine aşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü, yiyemez, içemez ve bu şekilde ölür. Şimdilerde de insanların bir kısmı sosyal ağlarda kendi fotoğraflarını paylaşmakta, en çok takipçi ve beğeni almak için yarışmaktadır. Kendileriniz izlemek ve izletmekten keyif almaktadırlar. Narsisizm şekil değiştirse de giderek artış göstermektedir.

Narsistler gündelik hayatta sıkça karşımıza çıkan, sosyal hayatta ve okulda uyum problemleri yaşayan insanlardır. Narsisizm kendilik tasarımının patolojik olması demektir. Narsistler özel olduklarına inanırlar, eleştiriye, yenilgiye açık değillerdir. Bu tip bir eğilim gösteren çocuklar oyunlarda hep birinci olmak isterler, olmazlarsa ağlama ve kızma gibi tepkiler verirler.  Empati yapamazlar, beğeni almak isterler ancak her narsist böyle görünmeyebilir.

Narsistler teşhirci-kayıtsız ya da gizli-kırılgan narsistler olmak üzere ikiye ayrılır. Teşhirci narsistler kibirli, saldırgan, ilgi odağı olmak isteyen, şişirilmiş bir özgüvene sahip kişilerdir. Yeteneklerini abartırlar ve sınırsız başarı, güç ve güzellik peşinde koşarlar. Bu narsistler her konuda haklıdır, empati yapamazlar, ilişkilerinde kendini beğenmişlik ön plandadır, aşırı derecede ben merkezli; verici olmayan, karşı tarafın duygularını okuyamayan arkadaşlardır. Bu sebeple daha az arkadaş sahibidirler ayrıca arkadaşlarını kendi ihtiyaçlarını karşılayan kişilerden seçerler. Gizli narsistleri ayırt etmek daha zordur. Gizli narsistler narsisistik arzularını bastırmışlardır. Yoğun bir aşağılık kompleksi vardır, başkalarının tepkilerine aşırı duyarlıdırlar, duyguları kolay incinir. Eleştirilmekten çok korkarlar, karşısındakilere odaklanmanın sebebi empati değil, reddedilme kaygısıdır. Kırılgan narsistler, güçlü olma fantezilerini çeşitli oyun bağımlılığı geliştirerek oyunlarda güç ve statü elde ederek kendilerini tatmin etmeye çalışırlar. Böylece özel olma, güçlü olma, büyüklenmeci fantezilerini çeşitli bilgisayar oyunları aracılığıyla beslemiş olurlar.

Gizli narsist bir ebeveyn ise kendi zayıflık ve ihtiyaçlarını çocuğu üzerinden doyurmaya çalışabilir. Proje çocuk yetiştirerek kendi başarı, zekâ ve güç arzularını çocuklarına aşırı ilgi göstererek tatmin etmeye çalışırlar. Girdikleri sosyal ilişkilerinde insanlarla paylaşımda bulunmaktan çok gündemleri kendi eşleri ve çocuklarını övmektir. ‘Oğlum şu üniversiteye girdi,’ ‘satrançta okul birincisi’ gibi konuşmalar toplumda sıkça gördüğümüz gizli narsistlere işaret ediyor olabilir.

Ergen ve çocuk narsistlerde okula uyumsuzluk, öfke patlamaları ve başarısızlıklar sıkça görülür.  Yine çocuk ya da ergen narsisistik kişilik bozukluğuna sahip çocuklar yalnız kalırlar çünkü empati yoksundurlar. Ötekilerinin duygularını okuyamazlar ve öfkeleri artar sonra da kasıtlı şekilde diğerleriyle ilişkilerini keseler ve duygularını önemsemezler. Ya da diğerlerinin duygularını okurlar ve bunları diğerlerine zarar vermek için kullanırlar. İlgiyi paylaşamazlar, ebeveynlerin birbirleriyle ilişkisini, ebeveynlerin kardeşleriyle ilişkisini kıskanıp bunu bozmaya çalışırlar. Arkadaşları olmadığından diğerlerinin de oyununu kıskançlıktan bozmaya çalışırlar. Kendilerinden başarılı çocukları sürekli aşağılayıp değersizleştirirler. Denetleyip ezebilecekleri zayıf çocuklarla arkadaşlık kurarlar, bu tip arkadaşları ya da kardeşleri tarafından reddedildiklerini hissederlerse sadisttik saldırıda bulunabilirler. Bu çocukların okullarına ve arkadaşlarına saldığı korku, aslında kendi içinde yaşadığı öfke ve çaresizlik hissinin bir yansımasıdır. Aslında herkes onları terk edecektir, onlar bu olmadan, buna kendilerini hazırlarlar.