ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YEME PROBLEMLERİ

Psk. Hazal Ezgi İnce

 

 Beslenme yeni doğan bir bebek için en doğal olgu olarak kabul edilir. Bebek doğumunun hemen ardından beslenme ihtiyacını karşılamaya yönelik bir genetik yönelimle dünyaya gelir ve arkasından yemek için doğal olarak ağlama tepkisine başvurur. Fakat bu eğilim zaman içerisinde bazı çevresel koşulların varlığı ile bozulma göstermeye başlar. Ebeveynler genellikle sorunun altındaki nedenleri göremeyebilir ve olumsuz davranışa odaklanarak kaygılanabilir. Ebeveynlerin yeme konusundaki manüplatif, hızlı sonuç almaya yönelik aceleci ve korkutucu tavırları sorunun pekişmesine katkı yapar hale gelebilir.

       Yemek yemek çocuğun otokontrol geliştirebilmesine yönelik yaptığı en önemli ve temel aktivite olarak görülmelidir. Çocuğun bağımsız hareket edebilme ve otokontrol kazanabilme sürecinde gerekli bir basamaktır. Annelerin çocuklarına etrafı kirletebilmelerine ve yavaş ve dökerek yiyebilmelerine fırsat yaratacak ortamlar sunabilmeleri çocuğun yeme alışkanlıklarını kazanmasında önemli olacaktır. Aksi takdirde nedenleri ortaya konamadıkça yemek üzerinden ciddi sorunlar baş gösterebilir.

Çocuğu beslerken aceleci olmak, rahatsız bir koltukta ve sevilmeyen besinin zorlama ile ağıza tıkılması çocuğun anne ile inatlaşmasına ve anne çocuk iletişiminde güvensizlik hissedilmesine neden olabilir. Zorla yedirilmeye çalışılan çocuk durumu genelleştirip yeme eylemine karşı olumsuz bir tavır almaya başlayabilir. Bu aynı bir yetişkinin diğeri istemediği halde zorla bir işi yaptırmasında ki hoşnutsuz ve gönülsüz duruma benzer ve yapılan eylemden haz alınamamasına neden olabilir. Diğer yandan çocuğun yeme kapasitesinden fazla yemeğin konulması çocuğun yerken zorlanmasına ve inatlaşan tutumlarına zemin hazırlayabilir.

       Annenin çocuğuna gösterdiği fazla müdahaleci ve çocuğu etkisiz hale getirebilen tavırları çocuklarda en fazla görülen davranış sorunu olan yemek yememeye neden olur. Oysa ki daha az müdahale eden ve bağımsızlığı destekleyen, çocuğun yemekten haz alıp otokontrolünü geliştirebilmesi için yemesi konusunda zorlamayan ebeveynler çocuğun normal yemek yeme alışkanlıkları kazanabilmesini destekleyecektir.

       Bazı çocuklar yememeyi ebeveynlerinin ilgisini çekebilmek ve kendilerini aile içerisinde değerli ve birey olarak hissedebilmek için bu yöntemi kullanabilirler. Bu doğrultuda yemek saatinde yemeye oturmayarak, annenin önüne koyduklarını kusarak gergin bir ortamın oluşumunu hazırlayabilir. Bu tür yöntemlere başvurarak her istediğinin yapılmasına yönelik bir arzu içerisine girmektedir.

       Anneler bu sorunla karşılaşınca genellikle şeker alma, yeni oyuncak alma veya para verme gibi sözler vermeye başlayabilirler.

       Yemek problemleri ilk olarak çocuğun sütten kesilme zamanı ve şekline göre ilk şeklini almaya başlar ve zamanla çocuğun dikkatleri üzerine çekme, aile içinde değerli hissedebilme gibi faktörlerle pekişebilir.

       Çocuğa yeme kapasitesinin dışında fazladan yemek koyulmaması, yemek yenilen ortamın onu neşeli, rahat ve huzurlu hissettirebilmesi, gerektiğince çocuğun yalnız başına dökerek yemek yemesini destekleyebilmesi, çocuğun 2 yaşından itibaren aile üyeleri ile beraber sofraya oturması ve beraber yemeye başlamaları hem çocuğun toplumsal kuralları deneyimlemesi hem de otokontrol sağlayabilme sürecine destek olabilmesi adına önem taşıyacaktır.

Yemeyi sunma tarzı, renkli tabaklar, değişik bardaklar gibi çocuğun sevdiği şeylerin olması çocuğun yemeği daha kolay ve haz alarak yemesini sağlayabilir.

       Bunların dışında çocuğa yemek yeme konusunda zorlama yapmamak, yeme özgürlüğü sunabilmek ve bu doğrultuda ‘’neyi ne kadar istersen yiyebilirsin’’ anlayışını verebilmesi  ve annenin çocuğa müdahale etmemesi iyi bir yol olacaktır. Ebeveynlerin yemek esnasında ve sonrasında kaygılı olmamaları, rahat davranabilmeleri, çocuğa yememe tercihini sunduktan sonra bir daha ki yemek süresine kadar bir şey verilmeyeceğini de belirtmeleri ve kararlılığı sürdürebilmeleri  önemli olacaktır. Ebeveynlerin süreçte yemek reddine hiç bir şekilde ilgilerini vermemeleri ve bu tutumlarını kararlılıkla sürdürebilmeleri çocuğun yemek reddinin kırılmasında önemli olacak ve çocuk uzun süre bu tutuma dayanamayacaktır.

       Çocukların ara öğünleri abur cubur yiyerek geçirmeleri iştahın tıkanıp esas öğünün yenmemesi neden olacaktır. Bu doğrultuda çocuğun ara öğünlerinde abur cubur alımını en aza indirip kısıtlayabilmek sağlıklı alışkanlıkların kazandırılmasında önem taşıyacaktır.

       Yararlı yiyecekler çocuğa verilirken çocuğun kendi yiyeceğini tabağa koyması ve ya kendi sütünü kendi koyması da daha fazla miktarda yiyecek ve içecek tüketmesine katkı sağlayabilir. Bazı durumlarda sık sık yemeğin yenmemesi ve reddedilmesi derinde yatan bir psikolojik sorunun da kaynağı olabilir. Bu durumda bir uzmandan destek alınması faydalı olacaktır.